0

Adobe Photoshop CS5 Full Türkçe

Published at 23:30 in

Adobe Photoshop, piksel tabanlı görüntü, resim ve fotoğraf düzenlemede bir tek biçim olan, Adobe Systems'in sayısal fotoğraf işleme yazılımıdır. Vektörel işlemlerde ve yazı işleme konusunda da bazı yetenekleri olmakla beraber, pazar lideri olmasını sağlayan özelliği bit resim işleme işlevini de taşıyan Photoshop; kuşkusuz bilgisayar dünyasının en kuvvetli yazılımlarındandır.

0

Live for Speed

Published at 00:14 in

Live for Speed gerçekçi yarış üzerine kurulmuş bir simülasyon oyunur. Oyunda debriyajdan lastik basıncına kadar her türlü ayrıntıya yer verilmiştir. Online ve tek kişilik oynanabilen Live for Speed Windows işletim sistemiyle uyumludur.
Ekran Görüntüleri

Live For Speed Sistem Gereksinimleri
İşlemci : Pentium 4 ve üstü
Ram : 256 Mb
İşletim sistemi : Windows ( Tümü )
Ekran Kartı : 64 Mb
Boş Alan : 1 Gb
>>>DOWNLOAD<<<

0

Blogger Arka Plan Resmini Sabitleme

Published at 19:55 in

Mozilla Firefox tarayıcımızdan Sitemize girip sağ tıklayarak arka plan resmini göster'e tıklıyoruz

çıkan arka plan url'sini kopyalıyoruz ve blogger temamızda CTRL =  F tuşlarına basarak URL'yi aratın

arka plan url'sini bulduktan sonra resimde gösterildiği gibi URL'nin hemen yanına aşağıdaki kodu ekleyin


0

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Published at 17:55 in

Altıyüz tane bitki cinsinin etyiyen olduğunu,

Amerika'da 58 milyondan fazla köpek olduğunu,

Atların insanlardan 18 tane daha fazla kemiği olduğunu...

Bankalarda batan 12 milyar dolarla 12 milyon bilgisayar alınabileceğini, 40 boğaz köprüsü inşa edilebileceğini, 200 yataklı 400 hastane, 12 dev baraj yapılabileceğini,

Beynin %85'inin su olduğunu,
Bir ineğin hayatı boyunca yaklaşık 200.000 bardak süt ürettiğini,

Bir insanın, ömrü boyunca 20 kg toz yuttuğunu,

Bir istakozun 7 senede ancak yarım kilo alabileceğini, ( İstakoz olmak varmış )

Bir karıncanın kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabildiğini,

Bir pirenin kendi boyunun 150 katı yüksekliğe zıplayabildiğini,

Bir saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını,

Bu gün 75 milyon liraya dolan bir deponun 1983 yılında 5 bin liraya doldurulabileceğini,

Büyükçe bir yunusun günde 2 ton yiyecek tükettiğini,

Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,

Domuzların vucut yapılarından dolayı hiç bir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,

Dünyada en çok kullanılan ismin "MUHAMMED" olduğunu...

Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23'ünün, makinenin üstüne oturup kendi
popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini,

Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini,

El tırnaklarının ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı büyüdüklerini,

En hızlı balık olan yelken balığının hızının saatte 109 km'ye ulaşabildiğini,

En hızlı büyüyen hayvanın mavi balina olduğunu,

En hızlı kara hayvanı olan çıta'nın hızının saatte 95 km'ye ulaşabildiğini,

En hızlı kuş olan boğazlı kırlangıçın hızının 3 saniyede saatte 128 km'ye çıkabildiğini,

Farelerin ve atların kusamadıklarını,

Fillerin günde ortalama 2 saat uyuduklarını,

Gülmek için 17, surat asmak için 43 adaleye ihtiyaç olduğunu,

Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini,

Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini,

Hastalanmayan tek hayvanın köpek balıkları olduğunu,

İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,

Karıncaların koku alma kabiliyetinin en az köpekler kadar gelişmiş olduğunu,

Kibrit kutusu kadar bir altının, bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebileceğini,

Köpekleri burun izinden tanımanın mümkün olduğunu,

Mavi balinanın ağırlığının 22 ayda 26 tona kadar ulaşabildiğini,

Mavi balinanın çıkardığı sesin 850 km öteden duyulduğunu,

Mavi yunusların kalbinin dakikada sadece 9 kere attığını,

Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını,

Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu,

Penguen'in yüzebilen fakat uçamayan tek kuş olduğunu,

Peru'da hiç umumi tuvaletin olmadığını,

Sivrisineğin insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvan olduğunu,

Timsahların derine batabilmek için taş yuttuklarını,

Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini,,,

Yunusların beyninin insanların beyninden büyük olduğunu biliyor muydunuz ?

0

Cereyan kesilince telefonlar nasıl çalışıyor ?

Published at 15:07 in

Size şaşırtıcı gelebilir ama, telefon evimizdeki en basit cihazdır. O kadar basittir ki, ana yapısı yüzyıldır değişmemiştir. Eğer 1920'li yıllardan kalma bir antika telefon bulabilirseniz, fişini duvardaki deliğe takın, gayet iyi çalışır.  

Telefon sistemi o kadar basittir ki, evimizin bir ucuna bir aparat, diğer ucuna bir başka aparat koyup, bunları birbirlerine araya 9 voltluk bir pil ve bir rezistör koyarak bağlarsanız, kendi interkom sisteminizi yaratmış olursunuz. Bu telefonlarla kendi aralarında rahatça görüşme yapılabilir.


Telefonlarımızı duvardaki duylara ve oradan da santrallere bağlayan, genellikle biri kırmızı, diğeri yeşil iki kablo vardır. Yeşil kablo konuşma için ortak hat olup, kırmızı kablo vasıtası ile santralden telefonumuza 6 ile 12 volt arası, 30 miliamper seviyesinde bir akım gelir. 

Eğer basit bir granüllü ahizeye sahipseniz, sesinizin dalgalan, bu granülleri az veya çok sıkıştırarak, santralden kırmızı kablo ile verilen, yaklaşık bu 9 voltluk akımın karşı tarafa değişik kuvvetlerle gitmesini sağlar. Karşı tarafta kulaklıkta da, bu defa tam tersi olur ve bu değişik akımlar titreşim yolu ile sese çevrilir.

Telefon konuşmasını ileten bu çok zayıf akımı çok uzaklara taşıyabilmek için bir frekans limitlemesi yapılmıştır. Yani frekans olarak 400 saykılın altında ve 3400 saykılın üstündeki sesleri sistem kabul etmez, yok farz eder. Bu nedenledir ki, bazılarının sesleri telefonda daha farklı gelir. 

Telefonun çalışabilmesi için gerekli 6-12 volt akımın telefon santralından gelen bakır telle sağlandığını belirtmiştik. Bu nedenle evinizde cereyan kesilse bile, telefona gerekli akım santralden sağlandığı için, çalışmaya devam edecektir.

Peki telefon santralının cereyanı kesilirse ne olur? Bu duruma karşı santrallerde çok büyük bir batarya sistemi bulunmaktadır. Ayrıca bir de yedek elektrik jeneratörü vardır ki, cereyanın kesilme durumunda bütün telefon şebekelerini beslerler ve telefonların çalışmalarını sağlarlar.

0

Niçin gülüyoruz ?

Published at 14:47 in

Böyle de soru mu olur, tabii ki fıkralara, komik laflara ve olaylara gülüyoruz diyebilirsiniz. Ama araştırmalar olayın bu kadar basit olmadığını gösteriyor. Tabii sizler de haklı olabilirsiniz. Gülmek araştırmacılar tarafından yıllarca araştırıldığı kadar karmaşık olmayıp, ilkel atalarımızdan kalan, çevremize uyum ve sosyal hayatı paylaşmakla ilgili bir davranış biçimi de olabilir.

Bebekler doğar doğmaz içgüdüsel olarak ağlarlar ama ancak dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne ve babanın bundan mutluluk duyduğunu hissettikçe bebeklerin gülmeleri fazlalaşır. Gülmek bir çeşit dışa vurum gibidir. Gülerken kalp
atışı h ızlanır, derin nefes alınır, beyin tarafından 'endorfın' denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği, ağrıyı azaltır.


Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur, ancak bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor. Şüphesiz hepimiz güldükten sonra kendimizi daha iyi hissediyoruz. Gülerken bedendeki gerginlik, kaslardaki denetimin yitirildiği noktaya kadar azaldığından, sandalyeden düşebiliyoruz veya birçok olayda kendimizi tutamıyoruz.

Gülmek sosyal ilişkilerde mutluluğu paylaşmak gibi görülebilir ama her zaman mutluluk ifadesi değildir. Hepimiz patronumuzun yaptığı bir şakaya (pek komik olmasa bile) gülme eğilimindeyizdir. Yani güç, karşısında daima tebessüm eden yüzler görür.

Çok yüksek sesle gülmek, gelebilecek tehlikelere karşı sinirsel bir reaksiyon da olabilir. İki insan arasındaki bir mücadelede, bir oyunda güçlü olan zayıfı ezerken de gülebilir. Yani gülmek, gücün ve saldırganlığın bir göstergesi de olabilir. Gülerken insanın yüz ifadesinden mutlu olduğunu herkes anlar ama o yüz ifadesi ile arkasında yatan duygular arasındaki ilişkiyi psikologlar bile hala tam olarak izah edemiyorlar.

Hala bir müsabakayı kazanıp mutluluktan gülmesi gerekenlerin niçin gözyaşları içinde ağladıklarının, ağlaması gereken bir yerde bir insanın yine gözyaşları içinde kahkahalarla niçin güldüğünün sebebi anlaşılmış değildir. Ancak bu arada kahkaha ile gülmekle, gülümsemeyi ayırt etmek gerekir. Gülümsemek kesinlikle insanın, karşısındaki için iyi şeyler hissetmese bile kendisi için bir mutluluk ifadesidir. 

Yapılan bir araştırmaya göre insanlar 50'li yıllarda günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüş bulunmaktadır. Yetişkinlerin günde ortalama 60, çocukların ise 500 kez güldüğü ve bir gülüşün ortalama 6 saniye sürdüğü araştırmacılar tarafından saptanmıştır.

2

Uyurken beynimizde neler oluyor ?

Published at 14:40 in

Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı beyin dalgalarını kaydedebilirsiniz. Uyanık ve hareketsiz durumdaki bir insanın beyni, saniyede
10 kez salınım yapan 'alfa' dalgaları yayar. Hareketli bir insanın beyni ise, salınımı iki kez fazla olan 'beta' dalgaları yayar.

Uyku sırasında ise beyin, salınımları çok daha az olan iki tür dalgayı, 'teta' ve 'delta' dalgalarını yayar. 'Teta' dalgalarının salınımı saniyede 3.5 ila 7 arasında olup, 'delta' dalgalarınınki saniyede 3.5'tan azdır.
İnsanın uykusu derinleştikçe, beyin dalgaları da yavaşlar. İnsanda en derin ve uyandırılmasının en zor olduğu uyku zamanında, beyin artık 'delta' dalgaları yaymaya başlamıştır. 


Şimdi geldik işin en ilginç yönüne. İnsan gece uykudayken çeşitli zamanlarda beklenmeyen şeyler oluşur. İngilizce'deki 'Hızlı Göz Hareketleri' kelimelerinin baş harflerinden alınarak 'REM' uykusu da denilen ve insanların çoğunluğunda bir gecede 3-5 kez görülen bu safhada, beyin dalgaları uyanık bir insanınki kadar hızlanır.

Bir insanı veya bir köpeği REM uykuları sırasında seyrederseniz, gözlerinin öne ve arkaya hızla titrediğini görürsünüz. REM uykusu safhasında köpeklerin çoğunda, insanların ise bir kısmında, kollarda, bacaklarda ve yüz kaslarında seğirmeler de görülebilir.

Rüya REM uykusu safhasında olur. Bu safhadaki bir insanı uyandırırsanız, rüyasını çok canlı olarak hatırlar ve anlatabilir. REM safhası d ışındaki uykularda insanlar genellikle rüya görmezler.

Geceleri iyi bir uyku çekebilmek için, hem REM, hem de bunun dışındaki safhaların birlikte yaşanması gereklidir. REM kısmı uyku süresinin yüzde 25 kadarını kapsamalıdır. Normal uykudaki bir REM veya rüya bölümü 5 ila 30 dakika sürer. 

Uyku ilaçları daha çabuk ve derin uyumanızı sağlayabilirler ama uykunuzun ve özellikle de REM kısmının kalitesini değiştirirler. Uykudan önce alınan alkol de beynin dalga yayma sistemini ve düzenini etkiler. Düzenli bir uyku için insan her zaman aynı saatte yatmalı, hafta sonları da dahil aynı saatte uyanmalıdır.

0

Niçin trafik lambaları kırmızı sarı ve yeşildir ?

Published at 14:27 in

Trafik ışıkları uygulaması, önceleri demiryollarının trenleri kontrol için uyguladığı sinyaller Örnek alınarak başlamıştır. Demiryolları idaresi kırmızı rengi 'dur' sinyali olarak seçmişti. Kırmızı renk kan rengi olduğundan asırlar boyu tehlikenin, tahribatın ve ölümün simgesi olmuştur. Demiryolları ilk faaliyete geçtiği 1830'lu yıllarda 'ikaz' ışığının rengi yeşil, 'geç' ışığının ise beyazdı.

Bir süre sonra beyaz sinyal problem yaratmaya başladı. Beyaz renkli 'geç' sinyali diğer sokak lambaları ile karıştırılabiliyordu. Ama daha da kötüsü 'dur' işaretlerine konulan kırmızı mercekler yerlerinden düşünce ışık beyazlaşıyor, 'geç' sinyali
olarak algılanıyor ve kazalara yol açabiliyordu. 


Sonunda demiryolcular kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' sarı rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu.

Karayollarına gelince, yollarda sadece atların ve at arabalarının bulunduğu tarihlerde bile dünyanın büyük şehirlerinde trafik sorundu. İlk trafik lambası otomobillerin ortaya çıkmasından çok önce 1868'de Londra'da kullanıldı. Gazla yakılan ve bir eksen etrafında döndürülebilen kırmızı ve yeşil lambalar bir yıl sonra patlayıp, kendilerini çeviren polisi de yaralayınca bu uygulama ortadan kalktı.

Ama öte yandan otomobillerin ortaya çıkması ve şehirlerde dolaşmaya başlamalarıyla birlikte durum iyice kötüleşti. Çeşitli şehirlerde değişik uygulamalar yapıldı. Demiryollarındaki uygulama örnek alındı ama demiryollarında birbirine paralel iki hat vardı. Bu sistem iki yolun kesiştiği kavşaklarda işe yaramıyordu. 

Sonunda günümüzdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambasını, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geliştirdi. 1914'de ilk denemelerine başlayan Morgan 1923'de de patentini aldı. Morgan 1963'de ölümünden az önce patentini 40 bin dolara General Electric firmasına sattı.

Morgan'ın lambaları demiryollarına benzer şekilde bir "T" üzerinde kırmızı ve yeşil iki lambadan ibaretti. Çok geçmeden ikaz anlamında sarı lamba da ilave edildi ve uygulama bütün dünyaya süratle yayıldı.

Aradan geçen yıllara rağmen sarı renk hala 'ikaz' anlamındadır ama günümüz sürücüleri onu 'geç' sinyali olarak algılıyorlar.

0

WhatsApp artık bilgisayarda

Published at 05:21 in

WhatsApp artık ek bir uygulamaya gerek kalmadan bilgisayar üzerinden kullanılabilir hale geldi, bunun için yapmanız gereken
bu https://web.whatsapp.com/ adrese giriş yapmanız. Siteyi sorun çıkmadan kullanabilmeniz için Telefonunuzda WhatsApp uygulamasının güncellenmiş olduğundan emin olun. Sitenin desteklediği
tarayıcılar Google Chrome , Mozilla Firefox ve Opera'dır.  
Kullanım : Telefonunuzdan WhatsApp uygulamasına giriş yapın, ve menüye girin menüde bulunan WhatsApp Web'e girin daha sonra sitede
bulunan QR kodunu telefon kamerasından okutun. işlem bu kadar telefonumuza gelen Resim, Ses ve Video'ları aynı şekilde site üzerinden görebiliyoruz. kötü olan bir yanı ise gelen mesajları site üzerinden silemiyoruz mesajları silebilmek için telefonunuzu kullanmanız gerekiyor.

0

Yanlış Bildiğimiz 13 Atasözü ve deyim

Published at 21:08 in

1- ‘’Güzele bakmak sevaptır’’ sözü ‘’Güzel bakmak sevaptır’’şeklindedir.

2- ‘’Aslan yattığı yerden bellidir.’’ Herkes bu sözü yatağın temizlenmesi anlamında anlıyor ama aslan yattığı yeri temizler mi ki temizlik için aslan örnek gösteriliyor. Halbuki sözün asıl anlamı ‘’Bir aslanın aslan olduğunu belli etmesi için ayağa kalkıp kükremesine gerek yok yattığı yerde bile o aslandır.’’ şeklindedir.

3- ‘’Göz var nizam var’’ – Göz var izan var. izan; anlayış, anlama yeteneği anlamına gelmektedir. Nizam ise düzen ve kural demektir.

4- ‘’Eşek hoşaftan ne anlar’’ sözü ‘’Eşek hoş laftan ne anlar’’ şeklindedir.


5- ‘’Aptala malum olurmuş’’ sözü ‘’Abdala malum olurmuş’’ şeklindedir.

6- ‘’Direk olay’’ sözü ‘’Dile kolay’’ şeklindedir.

7- ‘’Kısa kes aydın havası olsun’’ deyiminin orijinali ‘’Kısa kes aydın abası olsun’’ şeklindedir. Sebebi efe abasının dizlerinin açık olmasıdır.

8- ‘’Hay’dan gelen hu’ya gider’’ deyimindeki ‘hay’ ve ‘hu’ allah’ın isimleridir ve bu deyim ‘’Allah’tan gelen yine Allah’a gider’’ anlamına gelir.

9- ‘’Su uyur düşman uyumaz’’ sözünün doğrusu ‘’Sü uyur düşman uyumaz’’dır. ‘sü’ eski dilde ‘asker’ anlamına gelir.

10- ‘’Saatler olsun’’ değil de ‘’Sıhhatler olsun’’ diye vurgulamak gerekir. Bilhassa çocukların zihninde banyo ile saat arasında kurulmaya çalışılan ilişki zaman kaybettirir.

11- ‘’Su küçüğün söz büyüğün’’ diye bildiğimiz atasözü aslında ‘’Sus küçüğün söz büyüğün’’dür.

12- ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’ Bu söz insanlar tarafından yalancının yalanı en kısa sürede anlaşılır diye yorumlanıyor. Bu yorum doğru olmakla birlikte eksik ve hatta yanlış. Zira bu sözün ortaya çıkışı şöyle imiş: eskiden yatsıyı kılmadan yatan bazı kişiler dışardan bakanlar yatsıyı kılıyor sansınlar diye yatmadan önce yatsının sonuna kadar yanacak bir mum yakarlarmış. Sözün aslı da budur.

13- ‘’Başımız sağolsun’’ hem yanlış anlaşılıyor hem de ‘’Başınız sağolsun’’ şeklinde yanlış söyleniyor. Diyelim ki, sapasağlam ve genç bir oğlunu kaybetmiş bir anneye ‘’Başın sağolsun’’ demek ‘’Aman üzülme o öldü ama sen sağsın ya ona bak’’ demek değil midir? Halbuki sözün aslı ‘’Başımız sağolsun’’ yani “devletimiz var olsun’’dur.